Yeni bir blog açtığımızda
genelde bu blogu Google tarafından bir an önce taranabilir bir site olması için
Google a göndeririz. Ancak Blogger tabanlı sistemler için Blogger Google kayıt
hikayelerinin peşinde koşmak oldukça yersiz ve boşunadır. Nitekim Blogger
bizlere Google tarafından sunulmuş olan bir bloglama servisidir.
31 Aralık 2012 Pazartesi
30 Aralık 2012 Pazar
Hit kazandırma siteleri yararlı mıdır ?
Eğer amatör şekilde blogculuğa başladıysak
umuyorum ki ilk olarak bu klişeleşmiş siteler ile bloglarımızı geliştirme gibi
yöntemlere başvuruyoruz. Bu yazıyı yazmayı yeni tanıştığım bir amatör blogcu
arkadaşımın yöneltmiş olduğu soru üzerine yazmaya gerek duydum.
Hit kazandırma siteleri biz ne kazandırır
biliyor musunuz? Sadece büyük bir hiç hatta aksine bu tür hit kazandırma
siteleri tamamıyla kredi ve gez dolaş mantığına dayalı çalıştığından dolayı bu
çok büyük bir zaman israfı demektir. Gerçekten blogunuzu bir yere geitmek
istiyorsanız bunu en iyi SEO ile yapabilirsiniz bu tür hit kazandırma siteleri
hiçbir işinize yaramayacaktır hatta siteniz için bile bir çok eksi yönü vardır
diyebiliriz.
29 Aralık 2012 Cumartesi
Twitter nasıl kullanılır ?
Bu konumuz daha çok Twitter nasıl kullanılır? konusunu kapsayacaktır. Ancak elbette biliyoruz ki Twitter kişisel kullanımı ve markalar kullanımı farklı kullanım biçimleridir biz bu yazımızda kısaca Twitter’ın ne olduğu sorusuna ve Twitter nasıl kullanılır? sorusuna cevaplar vereceğiz. Bu yazımızın yazılmasın da ki ana amaç hala günümüzde çoğu insanın Twitter'ın kullanımına hakim olmamasıdır. Ki; bu yazı ile belkide yeni bir Twitter macerası peşine düşmüş birilerine bir şeyler kazandırabiliriz.
Öncelikle Twitter nedir ne değildir, kısaca bir özetleyelim.
Öncelikle Twitter nedir ne değildir, kısaca bir özetleyelim.
28 Aralık 2012 Cuma
Kısaca Felsefe nedir ?
"Kısaca felsefe nedir?" Diye düşünmek bile felsefenin ilgi alanının içerisine giren bir sorudur. Felsefe bütün bilimleri var eden ancak kendisi bir bilim olmayan disiplinin tanımıdır. Felsefe insanların varlığında bu yana kadar geçen süre içerisinde sürekli var olmuştur ve insanlığın yeryüzünde devamı olacağı sürece de felsefe varlığını koruyacaktır.
Felsefe; insanların doğru bilgi çabalarıyla meydana çıkmıştır. İnsanlar yaşamında bir şeyleri keşfetme arzusu duydukları için felsefe var olmuş ve meydana gelmiştir. Şöyle ki insanları dünyaya gelen birer alışveriş yapan gruba benzetin. Peki bu insanların her biri geliyorlar bir şeyler alıyorlar ve gidiyorlar ama Neden? sorusu ortaya çıktığı anda işte felsefe de doğmuş demektir.
27 Aralık 2012 Perşembe
Blogger kategori oluşturmak
Blogger sistemi biliyorsunuz ki bizlere net bir şekilde bir Wordpress sistemi şeklinde geniş düşünülmüş tartılmış bir kategorilendirme sistemi maalesef sunmuyor onun yerine biz Blogger kategori oluşturmak özelliği sağlayan Etiket sistemini kullanarak blogumuza kategoriler oluşturabiliyoruz.
Blogger sisteminde etiketlerinizi ister sıklık sırasına göre ister alfabetik sırasına göre bizlere sıralama ve bunu sitemizin istediği bir yerinde de yayınlama imkanı sunuyor bizde bu belirlediğimiz etiketlerimizi yazımızda kullanarak kategorilendirme işlemimizi gerçekleştirmiş oluyoruz.
(Ayrıca Blogger Etiket sistemini kavramak için yazılmış yazımıza da göz atabilirsiniz. Görüntülemek için tıklayın)
Blogger sisteminde etiketlerinizi ister sıklık sırasına göre ister alfabetik sırasına göre bizlere sıralama ve bunu sitemizin istediği bir yerinde de yayınlama imkanı sunuyor bizde bu belirlediğimiz etiketlerimizi yazımızda kullanarak kategorilendirme işlemimizi gerçekleştirmiş oluyoruz.
25 Aralık 2012 Salı
Blogger Ne demek ?
Blogger ingilizce kökenli bir kelime olup ingilizcede -er takısı ile Blog, Blogger şekline türetilmiştir. Blogger Türkçe kelime anlamı olarak Blogcu ile aynı anlama gelmektedir. Blogcu ise bir Blogun gelişimini üstlenen kişileri niteleyen sıfattır. Ülkemizde de yaygın şekilde blogcu yerine Blogger kullanılmaktadır fakat köken olarak Türkçe'miz de Blogcu şeklinde kullanmak doğru bir kullanım olacaktır.
Blogculuk kelimesinde dikkat etmemiz gereken şey blog kelimesi sonuna hangi ek getirirseniz getirin değişim geçirmez çünkü köken olarak Türkçe bir kelime değildir. Yani bloglarınız da "bloğuna sayaç ekle" gibi bir şekilde kullanamaz ve bunu doğru kabul edemezsiniz.
Blogculuk kelimesinde dikkat etmemiz gereken şey blog kelimesi sonuna hangi ek getirirseniz getirin değişim geçirmez çünkü köken olarak Türkçe bir kelime değildir. Yani bloglarınız da "bloğuna sayaç ekle" gibi bir şekilde kullanamaz ve bunu doğru kabul edemezsiniz.
24 Aralık 2012 Pazartesi
Blogger'a Sayaç Eklemek
Bloglarımızın doğru
şekilde istatistiklerini tutmak demek, bloglarımızı doğru yolda doğru şekilde
geliştirebilmemiz ile aynı kapıya çıkar. Bir düşünün, Blogunuzun istatistiklerini
yanlış bir araç ile topluyorsunuz böylece istatistikleriniz düşük görünüyor ve
yazmaya ve geliştirmeye karşı olan motivasyonunuzu da kaybetmiş oluyorsunuz.
Blogger sayaç ekleme gereken bir blog alt
yapısıdır. Çünkü; maalesef Blogger tarafından sunulan sayaç ayrıntılı bir veri
istatistiği elde etmemize yardımcı olamıyor. Bunu da yapmamış olmamalarının
temel nedeni Blogger sayaç ekleme ihtiyacını Google Analytics programı ile
karşılayabilecek olmamızdan kaynaklanıyor.
23 Aralık 2012 Pazar
Blogger Etiket Sistemi
Bize sunulmuş olan Blogger etiket sistemini bizler çoğu zaman yanlış algılıyoruz. Bunun temel nedeni popüler olan diğer bir blog alt yapı sistemi olan Wordpress sisteminde de etiket sistemi olmasıdır. Konumuza başlamadan önce bu iki sistem arasında ki etiket sisteminin farkını kavrayalım ki etiketlerden ne bekleyebiliriz ? Blogger etiket girişi bizim ne işimize yarar onu bir kavrayalım.
22 Aralık 2012 Cumartesi
2012 Vampir Dizileri
2012 yılının en gözde vampir dizileri ve daha birçoğuna bu başlık üzerinden ulaşılsın istedik. Böylece internette Vampir dizileri arayan kullanıcılara da bu yazının bir rehber olacağı inancındayım. Aslında geçtiğimiz yıllara nazaran bu sene Vampir dizileri sezonu oldukça durağan geçti ve hala tutan bir iki yapımın devamını izliyoruz diyebiliriz. Ancak yinede deneyimlemek isteyen kullanıcılar için işte size gelmiş geçmiş en popüler vampir dizileri ve 2012 Vampir dizileri Listesi
1- The Vampire Diares - Vampir Günlükleri (4. Sezonu ile hala devam ediyor.)
2012 ve daha önceki yıllarda şüphesiz en popüler vampir dizilerinden birisidir. Kitap serisinden uyarlanılarak hazırlanmış olsa da bu Twilight gibi bir yapımın aksine kitaptan çok daha farklı ve bağımsız şekilde ilerleme sürdürüyor. Dizide Vampirlerin, Kurt adamların ve Büyücülerin mücadeleleri ve arkadaşlıkları sürüyor. 4. Sezon serinin şuana kadar gelmiş şüphesiz en heyecanlı ve büyüleyici sezonudur. 4 Sezonluk bir uğraşın sonunda başrol oyuncularından birisi Vampire dönüşümünü tamamlıyor. İki vampir kardeşin aynı kıza aşkını anlatan ve soluksuz takip ederek izleyeceğiniz bir vampir dizisidir. Öyle görünüyor ki daha da bir sürede nefeslerimizi keserek kendini izletmeye devam edecek.
2-True Blood (5. Sezonu 27.08.2012 tarihinde sona erdi. 6.sezonu bekleniyor.)
Popülerlik ve devamlılığı açısından listemizi ele aldığımız için her ne kadar çoğu vampir tutkununa çekici geliyor olmasa da yine de listede ikinci sırayı sürerliliği nedeniyle True Blood'a vermenin doğru olacağını düşündük. Bunda vampirler diğer dizilerdekinin aksine kuytularda köşelerde veya gölgelerde saklanmıyor çünkü vampirlerin varlıkları artık tüm dünya tarafınca bilinmektedir. Bu aslında biraz vampir büyüsünü bozan tarafı dizinin galiba onun haricinde Vampir Günlüklerine benzer bir yapıya sahip. Sadece vampirler değil büyücüler gibi farklı karakterler de dizide yer alıyor. Seri ilk olarak 2008 yılında başlangıcını buldu ve 5.Sezonu 27.08.2012 tarihinde son buldu. yeni sezonunu tüm True Blood izleyicileri sabırsılıkla bekliyor.
3-Being Human (3. Sezonu ile 13 Ocak 2013 itibariyle yayınlanacak.)
Aslında benim gönlümde hep en üst sıralarda yatan bir vampir dizisi olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim içerisinde diğer vampir dizilerinin benzerine yine kurt adamlar vampirler ve birde hayalet var. Galiba etkileyici olan tarafı bu üçünün hep birlikte aynı evi paylaşması ve birbirlerine arkadaşlık etmesi oldu. Diğer en sevdiğim yönü de çalışan ekip gerçekten çok güzel bir iş çıkartıyor 2 sezon boyunca bir salı günü bu hafta yetişmemiş çekilmemiş gibi bir durumla karşı karşıya kalmadı. 3. sezonu beklemesi gerçekten biraz dor oldu çünkü dizi neredeyse yaklaşık olarak 6 ay önce bitti. Ayrıca dizinin adının değişmesi gibi bir durumda bir ara gündeme geldi ancak henüz hala bu konuda net bir bilinirlik yok.
4- My babysister's A Vampire - Bakıcım bir vampir
Bakıcım bir vampiri buraya koyup koymamak ne derece mantıklı olur bilmiyorum çünkü yetişkin birinden daha çok çocuksu bir vampir dizisi diyebiliriz. Şuanda Disney Channelda yeni bölümleri yayınlanıyor. Ama elbette en başta da dediğimiz gibi şuanda yayınlanan bir vampir dizisi olması demek üst sıralarda vampir dizisinin yer alması anlamına geliyor.
5-MoonLight - Ay ışığı (1. Sezon sürdü ve bitti)
Moon light eski bir vampir dizisi ve sadece bir sezon sürdü. Yine de bu listeye girebilecek kadar kuvvetli bir yapım olduğu kanaatindeyim. Öyleki bu seferki vampirimiz hem bir vampir hemde yaşamını polislik yaptırarak sürdürüyor buda oratya gerçekten tuhaf bir manzara çıkartıyor. Tek sezonda bitmesi dizinin en kötü yönü ama yinede vampir dizisi izleyicilerinin bu diziyi en iyi vampir dizileri başlığı altında bulması mümkündür diye inanıyorum.
6-Vampire Prosecutor (2 Sezon Sürdü.)
Koreliler tarafından yapılmış aynı Moonlight gibi benzer bir yapıya sahip hem bir savcı hemde bir vampir olan gencin hayatını anlatan vampir dizisi. Kore yapımı dizi ve filmler açıkçası pek çekici gelmiyorlar ama yinede vampir dizisi için elbette bir alternatif olacağına inancım tam.
Listemiz Sürekli Güncellenecektir. Lütfen eğer sizinde listeye girmesini istediğiniz bir yapım varsa 5 saniyede yorum yaparak listemizi genişletmemize yardımcı olabilirsiniz.
Sherlock Holmes Akıl Oyunlarının Gölgesinde
İnanılmaz bir dikkat ve
bakmak ile görmek arasındaki farkın en büyük temsilcisi şüphesiz odur. Sir
Arthur Conan Doyle tarafından kaleme alınan en muhteşem ve en etkileyici
sürükleyici polisiye macera romanlarından birisi Sherlock Holmes Akıl
Oyunlarının Gölgesinde.
Çoğu zaman bir cinayet veya polisiye bir roman
okuduğumda olay karşısında okumadan önce düşünür ve bu olayın nasıl
çözümleneceği hakkında bir kanıya ulaşmaya çalışırım ve genelde her üç kitaptan
ikisinde doğru sonuca daha kitabı okumadan önce ulaşırım. Ancak Sherlock
Holmes'un Akıl oyunlarının Gölgesinde iş gerçekten değişiyor. Kitabın içerisinde
yer alan 12 adet ayrı macera yer alıyor ben bunlardan sadece beşini önceden
tahmin edebildim ve tahmin edemediklerim beni gerçekten büyüledi.
Kitabı
elinize aldığınızda bir solukta bitirme hevesiyle dolup taşıyorsunuz ki buna
galiba diğer Polisiye romanlarının aksine içerisinde 12 ayrı cinayet olayı
olmasından kaynaklanıyor olmalıdır.Yani bir polisiye romanda 350 sayfada bazen
katil aramak gerçekten yorucu olabiliyor ama bu kitapta hiç sıkılmıyorsunuz ve
hatta aksine bittiğinde keşke bitmeseydi bile diyebiliyorsunuz.
Bir kere kitabı okumanız için en keskin neden
Kitabı okuyunca gerçekten kitabın etkisinde kalıyorsunuz ve çevrenizdeki
şeylere ufakta olsa dikkat etmeye başlıyorsunuz. Bazen hayal dünyanız ile
nelerin nasıl olduğunu ve olaylara her zaman göründüğü gibi değil görünmeyen
yanı ile de yaklaşmamız gerektiğini öğretiyor. Kitap kesinlikle harika ve her kitap okumayı
sevenin kaçırmaması gereken bir baş ucu eseri.
Last Night 2010
2010 yapımı gerçekten
izlemeye değer filmlerin arasında gelen bir film Last Night. Filmimiz evli bir
çift olan Michael ve Joey’in bir akşam iş yemeğine davet edilmesi ile birlikte
başlıyor. Burada Michael’ın eşinden gizlediği güzel çalışma arkadaşı ile Joey
karşı karşıya geliyor. Olaylar bundan sonra başlıyor ve olay aldatma olaylarına
kadar salkımlaşıp budaklanana kadar gidiyor.
Asıl olarak filmin temeldeki yer
alan konusu evli çiftin birbirlerini aynı gecede nasıl aldattıklarıdır. Tabi
her ikisi de birbirini aldatıyor diyemeyiz o yüzden filmi izlediğiniz de
sanırım kadın ile erkek arasında ki ufak bir farka da göz atmış olacaksınızdır.
Filmin sonu çok sade bitiyor. Hatta öyle ki film bittiğinde fareyi sallayarak
acaba DVD’de bir şeyler mi var diye merak etmedim desem yalan olur. Filmin sonu
haricinde her şey güzel ve izlemeye değer bir film. İzlemeye değer bir aşk
filmi mi orasına tam olarak karar veremedim. Filmin en negatif yönü filmleri
klişeleştiren özlü sözlerin içerisinde yer almıyor olması o yüzden Film
repliklerine öyle umuyorum ki bu sefer yer veremeyeceğim.
19 Aralık 2012 Çarşamba
Blog yazılarınız neyi amaçlıyor ?
Neredeyse her gün
bloglarımızda bir yayını hayata sokuyoruz. Peki ne için bunları yayınlıyoruz
veya daha doğrusu yazılarımız neyi hedefliyor ? Çoğu zaman herhangi bir yazı
yazıyorsanız bunun bir şeyi hedeflemesi gerekir. Bir hedef için yazılmış olan
yazılarınız size er yada geç hedef olarak geri dönüşümü sağlayacaktır.
Yazılarınızı yazdıktan sonra sorguladığınız oldu mu hiç ? Büyük ihtimalle
sorunuzun cevabı hayırdır. Türkçe Blog yazarlarını büyük bir ilgi ve alaka ile takip
ediyorum genelinin en büyük hatası sırf internet dünyasında bir hacim kaplaması
için yazılan yazılar olduğunu görüyorum. Eğer gerçekten bir hedefe ulaşmak
istiyorsanız bu hedef doğrultusunda yazılar yazmalı ve yayınlamalısınız.
Yazılarınıza yazdıktan sonra okuyun
Yazılarınızı yazdıktan
sonra bir kere okuyun. Bu yazılarınızda yapmış olduğunuz hataları gözler önüne
serecektir. Çünkü bazen gerçekten öyle büyük anlatım kopuklukları oluyor ki !
Blog yazarları tabi kendi yazdığını kendisi sıkılarak okuyor peki sizin
sıkılarak okuduğunuz bir yazıyı yada sıkılarak yazmış olduğunuz bir yazıyı kim
neden büyük bir zevk alarak okusun ve blogunuzu takip etme düşüncesine kapılsın
?
Yazılarınıza hedefini sorun
Yazmış olduğunuz yazıyı
yayınlamadan önce bir kere okuyun ve hedefini sorun. Bu yazı neyi amaçlıyor ?
bu yazı bu blog’a gelip okuyan okuyucuya ne katıyor ? eğer bu sorunun cevabına
iki mantıklı neden bulabiliyorsanız yazınızı mutlaka yayına alın yok bir tane
bile cevap bulamıyorsanız, İnternet dünyasında boşuna yer kaplayacak bir hacmi
yayına almayın.
16 Aralık 2012 Pazar
Ferrari'sini satan bilge (Özet)
Ferrarisini satan bilge, Juian
Yoğun tempoda çalışan bir avukat, bir gün en önemli davalarından birinde aniden
kalp krizi geçiriyor. Bu geçirdiği kalp krizi onun hayatında ki dönüm noktası
oluyor. Bundan sonra gençliğinde ki o yaşama sevincini ele geçirebilmek için
elinde ki tüm servetini satıyor. Hatta öyle ki en sevdiği aracı olan Motorunun
gürültüsünü cennet müziği gibi algıladığı Kırmızı Ferrari sini bile. Kitap Bu
Dünyaca ünlü avukatın Hindistan’a Sivana bilgelerinin yanına gitmesiyle
başlıyor sonrasında ise geri döndüğünde en yakın çalışma arkadaşının yanına
geri geliyor. Tabi aydınlanma sürecini tamamladıktan sonra.
Bu gelişim Julian’ın en yakın çalışma arkdaşı
olan John’u mükemmel derecede etkiliyor. Julian’da Sivana bilgelerine vermiş
olduğu sözü yerine getirmek için bu aydınlanmayı tıpkı onun gibi aydınlanmak
isteyen samimi dostu John’a anlatımını konu alıyor. Kitap gerçekten bazen iç
dünyamızı nasıl da unutulup dünyamıza yoğunlaştığımızı fark etmemizi sağlıyor.
Kitap Robin SHARMA tarafında kaleme alınmış oldukça okunası kitaplar arasında
yer alıyor. Kitabı okuma konusunda eğer tereddütleriniz varsa işte kitaptan
çıkartmış olduğum en iyi not;
“Düşüncelerini ve yaşamını iyileştirmek için
zamanının olmadığını söylemek, otomobil kullanırken benzin almak için durmaya
zamanın olmaması gibi bir şey. Bu sonunda seni yolda bırakacaktır.”
13 Aralık 2012 Perşembe
Altın Alma Apple Al !
Popüler olan her zaman
değerlidir. Sistemsel özellikleri düşükte olsa bu teknoloji günümüzün hep
gerçeği olarak kaldı ve yıllar boyunca da değişime uğramadı. Konumuz Apple
olduğun elbette sistemsel özelliklerinin düşük olması pek mümkün değildir. Uzun
süredir Pazar fiyatı düşmeyen tek cihaz gerçekten Apple hatta öyle ki Apple
cihazların 2.El piyasası bile gün geçtikçe artış gösteriyor ve bir türlü düşmek
bilmiyor. Böylesi durumda öyle zannediyorum ki Apple cihazlar artık altından
daha değerli birer yatırım aracıdır.
Kısa süre önce kenara atmış olduğum ufak bir
birikimimin 200TL olduğunu gördüm sonra bu birikimi bir Apple cihaz alarak
değerlendirmek ve test etmek istedim. Sonuç gerçek şaşırtıcı oldu. Apple 2.El
piyasasına göz attığımda bu elimde ki birikim ile alabileceğim en iyi cihazın
pazarlık ve uygu fırsatı değerlendirerek bir Apple İpod 4.Nesil 8GB olduğunu
gördüm.
Öyle de yaptım cihazı internet aracılığı ile
200TL gibi bir rakama aldım gerçekten cebimde 200TL ye böyle büyük bir
teknolojinin ve zarafetin taşınması insana sanki uzay teknolojisi
kullanıyormuşçasına bir his veriyor. Gel gelelim amacından fala sapmaması için
cihazı 300TL ye satışa çıkarttım. Cihazın ilanı onaylandıktan sonra ki bu saat
sabah 8 sularına denek geliyor. Öğlen 2 ye kadar tam 8 kişi benimle irtibata
geçti. Ufakta olsa bir pazarlık payı bırakmam istemedim ve acaba tam olarak ne
kadar kar edeceğimi öğrenmek istedim.
Sonuç olarak; Cihazı
öğlen saat 2,30’da 300TL fiyatından sattım. Gerçekten muazzam bir kar bu. Bir
cihazı alıyorsunuz ve sadece 1 hafta sonra 2/1 kar ile satışa sunuyorsunuz ve o
cihaz için bir çok alıcı kuyruğa giriyor. Eğer ki küçük birikimleriniz var ve
birazda E-ticaret üzerine yatkınlığınız varsa, Altın yapacağınız parayı Apple
cihaz ile değerlendirmeye mutlaka düşünmeniz gerekiyor.
12 Aralık 2012 Çarşamba
Twitter'da takip etme sendromu
Bu sendromda galiba en
çok Blog yazarlarımızda ve Web sitesi sahiplerinde görüyoruz. Sosyal Medya’yı
takip etmekten neden bu kadar çok korkuyoruz ki? Blog yazarlarının yaptığı en
büyük hatalardan birisi Twitter üzerinde ki takipçi sayılarını çoğaltmaya çalışırken
takip ettikleri kişi sayısını en aza indirgemeye çalışıyorlar. Peki, bunun
zararlarının çok daha fazla olduğunu biliyor musunuz? Yada hala fark edemiyor
musunuz?
Eğer işiniz Blog yazarlığı ise
takipçilerinizle iç içe olmanız ve kendinize yeni içerik sahaları
oluşturabilmek adına birçok insanı takip etmemiz ve onların güncellemelerini
takip ederek Sosyal Medya’yı takip etmemiz gerekmektedir. Yani Sosyal Medya’da
karizma etkisi yaratmak için bizler Sosyal Medya’nın asıl nimetlerinden
kendimizi uzak tutmaya çaşlıyoruz.
Korkmayın, Tweetleyin,
Takip edin!
Korkmayın, Tweetleyin ve
takip edin eğer gerçek bir Sosyal Medya platformu üzerinde başarılı olmak
istiyorsanız bunları öyle ya da böyle uygulamak zorundasınız. Herkesin sizi
takip ettiği ama sizin takip etmediğiniz bir Sosyal Medya düzeni içerisinde ne
kadar kaliteli analizler yapabilirsiniz
ve Sosyal Medya’yı takip edebilirsiniz, kesinlikle tartışılır.
11 Aralık 2012 Salı
Utangaçlıktan kurtulmak mümkün müdür?
En az bir sağlık problemi
kadar önemli olan konu; Utangaçlık. Utangaçlık önlenebilir mi ? Utangaçlığın
önüne geçmek mümkün müdür ? yada bunları nasıl yapabiliriz ? Önce utangaçlığı
bir tanımlayalım nedir tam olarak Utangaçlık ?
#1: Kendinizi nasıl rahatlatabilirsiniz ?
Eğer bir partiye davet
edildiyseniz yada bir yemek veya bir sosyal aktiviteye burada kendinizi rahat
hissetmek utangaçlığınızın önüne geçmenizde bir numaralı faktördür. Bunun en
basit çözümüde ERKEN gitmektir. Eğer gidilecek yere erkenden giderseniz etrafı
iyice tanımış olursunuz ve daha az heyecan ve çekingenlik duygusuna
kapılırsınız.
#2: Teklifleri kabul ederken tedirginmisiniz?
Birileri sizi bir yere
davet ediyor ama kabul edip etmeme konusunda kararsızsınız, o zaman bu durumda
yapacağınız en iyi şey teklifi kabul edip bahane yöntemine başvurmaktır. Eğer
sizi davet eden kişiye gelebilirim ama bu akşam için önemli bir telefon bekliyorum
eğer gelirse gitmek zorunda kalırım gibi bir bahane uydurun. Baktınız ki işler
kontrolünüzden çıkıyor. Kısa bir telefonunuz çalmış yada mesaj gelmiş süsü
verin.
#3: İnsanları tanımak için can atın
İnsanları tanımak için
can atın her gittiğiniz sosyal ortam yada davette ne kadar çok insan ile
tanışırsanız bir daha ki sefere kendinizi utangaçlık duygusundan biraz daha
uzaklaştırmış olursunuz. İnsanlar tanıdıklarının bol olduğu ortamlarda çok daha
az utanırlar.
#4: İnsanları etkilemenin yollarını keşfedin
İnsanları keşfedin,
onları etkilemenin keşfetmenin yollarını bulun bu utangaçlığınızı yenmenizde ki
en önemli köprü vazifelerinden birisidir.
7 Aralık 2012 Cuma
Ahmet Ümit - Aşk Köpekliktir
Öyledir ki; hepimiz galiba sürekli aşkı öven kitapları yıllarca elimizden aldık. Farklı bir şeyler denemek için Ahmet Ümit'in bu kitabı gerçekten harika bir eser. Kitap içerisinde yer alan 10 farklı konudan ibaret. Bu 10 hikaye de aşkın görünün yüzünün dışarısına bir yerlere çıkmayı hedeflemiş Ahmet Ümit ve Aşk Köpekliktir demiş.
Dili o kadar sade ve akışkan ki ve hatta o kadar da samimi ki sanki karşımda kırk yıllık dostum geçmişte bana bu hikayeleri anlatıyor zannettim.Kitap elinize alınca yapışıp kalan düşmeyen cinslerden bir tanesidir. Yani kitabı elime aldığımda sayfa 1'i okuyordum gece sonunda bir baktım ki sayfa 325'i yani son sayfasını okuyorum. Hikayelere o kadar güzel değinmiş ve zeki bir pencereden yaklaşmış ki Ahmet Ümit, "ya bu aşk ne illetmiş arkadaş !" deyip başlıyor insan düşünmeye.
Yine de, insanları gerçekçiliğe iten hikayeler olduğuna inanıyorum çoğunun. Yani Aşk belki Köpeklik olmasa da Eşeklik felan olabilir dedim kitabı bitirince. Kitabı Evrest Yayınları aracılığı ile satın alabilirsiniz. Bu kitabı bitirince Ahmet Ümit'in diğer kitaplarına da bakmak isteyeceğinizi düşünüyorum. Neden mi ? Bende öyle oldu ve hemen başka bir Ahmet Ümit kitabı olan Bab-ı Esrar'ı satın aldım. Aynı duyguyu sizinde yaşamanız dileğimle keyifli okumalar.
Dili o kadar sade ve akışkan ki ve hatta o kadar da samimi ki sanki karşımda kırk yıllık dostum geçmişte bana bu hikayeleri anlatıyor zannettim.Kitap elinize alınca yapışıp kalan düşmeyen cinslerden bir tanesidir. Yani kitabı elime aldığımda sayfa 1'i okuyordum gece sonunda bir baktım ki sayfa 325'i yani son sayfasını okuyorum. Hikayelere o kadar güzel değinmiş ve zeki bir pencereden yaklaşmış ki Ahmet Ümit, "ya bu aşk ne illetmiş arkadaş !" deyip başlıyor insan düşünmeye.
Yine de, insanları gerçekçiliğe iten hikayeler olduğuna inanıyorum çoğunun. Yani Aşk belki Köpeklik olmasa da Eşeklik felan olabilir dedim kitabı bitirince. Kitabı Evrest Yayınları aracılığı ile satın alabilirsiniz. Bu kitabı bitirince Ahmet Ümit'in diğer kitaplarına da bakmak isteyeceğinizi düşünüyorum. Neden mi ? Bende öyle oldu ve hemen başka bir Ahmet Ümit kitabı olan Bab-ı Esrar'ı satın aldım. Aynı duyguyu sizinde yaşamanız dileğimle keyifli okumalar.
6 Aralık 2012 Perşembe
Yedek almak ve Dişlerinizi fırçalamak
Blog yazarlarının 2 temel
şeyi benimsemeleri gerekemektedir. Bunlardan birisi yatmadan önce dişlerini
fırçalamak birisi de Blogunun yedeğini almak. Öyle inanıyorum ki bir çok blogcu
Blogu için günlerini ayları hatta bazen yıllarını harcıyor sonra bir anlık bir
şey ile elinde ki her şeyi kaybediveriyor. Bunun önüne geçmek tamamen blog
yazarlarının elindedir. Blog yazılarınızın dosyalarınızın mutlaka bir yedeğini
bulundurmak demek yarın ertesi gün Blogunuz kapanma riski ile karşı karşıya
kaldığında ya da başka bir durum söz konusu olduğunda tüm emeklerinizin Yerel
Diskiniz kadar uzağında olması demektir.
Ancak eğer blogunuzun yedeğini almazsanız
uğraşıtığınız onca şey belki de bir hiç uğruna çöpe gitmiş demektir. Diş
fırçalama alışkanlığı gibi blog yazarlarımızın yedek almaları gerekiyor işte
bunun için bazı pratik çözümler;
#1: Yedek takvimi oluşturun
Çoğu zaman gerçekten yedek almaya üşenmekten
daha çok unutuyoruz. Bunun artık önüne geçmemiz hiç zor değil çünkü cep
telefonlarımızın hatırlatma mekanizmaları mevcut. 7 günde bir belli bir
bildirim kurarak blogunuzu yedekleyebilirsiniz.
#2: Sürekli yedekleme yöntemi
Blogunuza her içerik
girişi yaptığınızda blogunuzun bir kopyasını alın böylece beklenmedik durumlar
karşısında minumum seviyede veri kaybı yaşarsınız.
#3:İçeriklerinizi Bilgisayarınızda yazınız
Yıllardır veri kaybını en
azda tutmanın en pratik yollarından biride budur. Blogunuza girişini
yapacağınız içeriklerinizi bir Word dosyası aracılığı ile bilgisayarınızda
yazın böylece hem imla hatalarını da en aza düşürmüş hem de yedekleme adına
büyük bir adım atmış olursunuz.
iPod Touch 4.Nesil incelemesi
Apple’ın kesinlikle en
ince cihazı ve cebinizde uzay teknolojisini ucuz yoldan hissetmenin tek yolu
sanırım Apple’ın iPod cihazı ile mümkün görünüyor.
iPod Eğer gerçekten ben
müzik dinlemek istiyorum ve bunun için bir cihaz satın almak istiyorum diyorsanız alabileceğiniz en kaliteli müzik çalarlardan birtanesidir. Bunun yanı sıra da
ayrıca İOS işletim sistemine ve bu işletim sisteminin size sağladığı kaliteli
ve sınırsız dünyası demek. Cihazın bugünlerde piyasayı iPod5’in çıkması ile
azda olsa düşüş yakaladı, tabi eğer ticaret konusunda pek bir üstünlüğününz
yoksa bu düşüş sizin içinde geçerli olmayabilir. iPod şuana kadar kullandığım
kesinlikle en zarif cihazdır. Cebimde varlığı ve yokluğundan bazen kendimi öyle
bihaber hissediyorum ki ya evde unuttum yada çaldırdım gibi bir duyguya
kapılıyorum.
Kitap maliyetini düşürmek istiyen kitap
okuyucularına kesinlikle önerilir. Öyleki bütün dev bir kütüphaneyi cebinizde
taşıyorsunuz ve diledğiniz her yerde size kitap okuma fırsatı veriyor. Tabi
bunun yanı sıra sunmuş Oolduğu Wifi özelliği daha da bir balıdır kaymağıdır.
Oyun oynamak içinde oldukça kaliteli bir cihaz ki tüm App uygulamalırını
çalıştırabiliyorsunuz. Bununda yanında iPod size bir çok navigasyon özelliği ve
harita özelliği gibi özellikleri de sunuyor. Tek dez avantajı oyun ve
uygulamalarda şarjı biraz fazla harcıyor. Tabi eğer müzik dinleyerek
değerlendireceğim genelde diyorsanız, Şarja takmadan 3 gün boyunca kesintisiz
ve oldukça kaliteli müzik dinleyebiliyorsunuz.
Apple iPod 5. Nesil’in çıkması ile birlikte
fiyatlarda düşüş olduğu ortada ve eğer karlı fırsatları yakalayabilirseniz
oldukça şanslı olabilirsiniz.
Blogger Blogum kapanırmı ?
Blogger biz blogculara
Google aracılığı ile sunulmuş bir Blog servisidir. Dolayısıyla bir alan adımızı
dahi alsak yayın haklarımızın bazılarını bize Google söyler ve biz
yayınlarımızı yaparken bu şartlar çerçevesinde yapmak zorundayız. Eğer ki
yayınlarımızı bu çerçeve içerisinde yapmıyorsak Google Blogger Servis kullanım sözleşmemizi ihlal etmiş sayılırız. Bununda sonucu olarak evet, Blogger
blogumuz kapatılabilir. Onun harici
durumlar aslında pekte söz konusu değildir.
Blogger hangi durumlar da blogumu kapatma hakkına sahiptir ?
Blogger kullanım
sözleşmesini ihlal etmiş olmanız Google’a yasal olarak servisini durdurma hakkı
tanımaktadır. Bunların başlıcası tabi ki yasal olmayan içerik yayını ve Telif
hakkı korunan içeriklerin web siteniz aracılığı ile yada vasıtasıyla
indirilebilmesidir. Ancak daha detaylı bir şekilde bilgi almak için Blogger
kullanım sözleşmesine göz gezdirebilirsiniz.
Yani Google hiçbir zaman sırf canı istedi diye sizin blogunuzu kapatmaz.
Blogger blogum kapandı ne yapmalıyım?
Eğer blogunuz kapatılmış
ise Gmail adresinize Google Blogger Ekibi tarafından blogunuzun neden
kapatıldığını belirten bir bilgilendirme maili atılır. Bu bilgilendirmede
Kullanım sözleşmesinin hangi maddesini ihlal ettiğiniz belirtilir.
Blogger blogumu kapattıktan sonra yedeklerimi verir mi?
Blogger böyle basit
işlerle uğraşmaz. Yani eğer blogunuz kapandı ve siz eğer yedek almadıysanız
blogunuzun tekrar açtırılmaması halinde Google’ın Blogger servisi size
yedeklerinizi veya başka bir şeyi hiçbir şekilde geri vermez.
Blogger kapanan Blogumu tekrar açar mı?
Eğer gerçekten mantıklı
bir açıklama ile Google’a savunma yaparsanız cevabı evet. Birçok Blogger
kullanıp da blogu kapatılan arkadaş kendini kanıtlamış ve blogunu tekrar yayına
sokmuştur, ancak tabi bunlar haksız yere kapatılan durumlar için söz konusudur.
Yani eğer gerçek bir ihlal söz konusu ise Blogger blogunuz ile vedalaşma
vaktiniz gelmiş demektir.
5 Aralık 2012 Çarşamba
Erkeklerin için olmazsa olmaz 10 moda Kuralı
Tüm erkekler elbette moda bağımlısı olmak zorunda değiller. Ama bu 20 kurala eğer artık çağımızda biraz göze hoş görünmek istiyorsanız ayak uydurmanız şart. Geneli erkeklerimizin yaptığı ve kızlarında onları değişik isimlerle şekillendirmesine kadar dayanıyor. Eminim her ekek için oldukça faydalı bir yazı olacaktır. İşte her zaman takip etmeniz gereken 10 Moda kuralı
Siz Batman yada yarımdıma koşmayı seven yardımcısı değilsiniz. Kemerinde böyle şeylere ancak bir Batman yada yardımcısı ihtiyaç duyabilir, sizin bunlara kesinlikle ihtiyacınız yok.
Bol takım elbiselerden olabildiğince uzak durun daha çok dar takım elbiseleri tercih edin. Alırken mantığınız 3 sene sonrada giymek değil sadece yakın zamanda giymek olsun.
Çoraplarınıza her an her yerde görünecekmiş gibi muamele yapın saçma sapan renklerden olabildiğince uzak durmaya çalışın.
Göğüsünüzü sergilemek sizi çoğu zaman itici kılar. En fazla 2 düğme kuralına uyun aşırıya kaçmayın. Zenci tarzı zincilerden tamamıyla uzak durun.
İki elinizi de cebinize sokmaya çalışmayn. Fotoğraf çektirecek gibi poz vermeyin ve bir elinizi daima dışarıda tutmaya özen gösterin.
#1: Kemerinize hiçbir şey takmayın
Siz Batman yada yarımdıma koşmayı seven yardımcısı değilsiniz. Kemerinde böyle şeylere ancak bir Batman yada yardımcısı ihtiyaç duyabilir, sizin bunlara kesinlikle ihtiyacınız yok.
#2: Biçimsiz kunduralardan uzak durun
Baktınız ki olmuyor, bakmayın bu kadar basit. Kendinize daha modern kundura modelleri seçin dedenizin giydiği tarzdan yumurta kunduralardan tamamıyla uzak durun.
#3: Şık bir mavi takım elbise edinin
Düğündü nikahtı bile desek sadece eminim ki takım elbise insanların hayatında sarsılmaz bir yere sahiptir. Kendinize hoş bir dar kalıp mavi takım elbise edinin mümkünse paraya kıymayı göz önünde bulundurun.
#4: Seçerken Gözünüzle seçin
#5: Düzenli Olun, gösterin
Hem Düzenli olun hemde bunları insanlara hissettirin. Bunuda ilk başta elinizdeki taşıdığınız eşyalar ile göstermeye başlayın.
#6:Her an görünebilecek olan çoraplar
#7:Asla sandalet çorap yapmayın !
Sandaletler ile asla çorap giymeyin. Eğer gerçekten çorap giymek istiyorsanız ayakkabılarınızı tercih edin.#8: En fazla 2 düğme açın
Göğüsünüzü sergilemek sizi çoğu zaman itici kılar. En fazla 2 düğme kuralına uyun aşırıya kaçmayın. Zenci tarzı zincilerden tamamıyla uzak durun.
#9:Kıyafet uyumunu sağlayın
Kıyafetlerinizi seçerken biri anyadan biri konya'dan olmasın. Uyumlu giyinin göze güzel görünmeye çalışın.#10:İki elinizi cebinize sokmayın !
İki elinizi de cebinize sokmaya çalışmayn. Fotoğraf çektirecek gibi poz vermeyin ve bir elinizi daima dışarıda tutmaya özen gösterin.
4 Aralık 2012 Salı
İyi bir blog yazarı olmanın altın kuralı
İyi bir blog yazarı olmayı sanıyorum ki hepimiz istiyoruz. Bu yazıyı hem hayatımın farklı köşelerinde bana her zaman bir artı kattığı için hemde bir çok blogumda başarıya ulaştığım için yazmayı uygun gördüm.
Eminim girdiğiniz bir çok blogda yada bir çok web sitesinde iyi bir blogu olmak için size sunulan altın yolları göruyorsunuzdur. Bizin değineceğimiz konu bu altınlardan daha değerli ve sanırım pekte bu şekilde de bu konuyu işleyende olmamıştır. İyi bir blog yazarı olmak için okumak gerekir.
Az değil çok okumak gerekir eğer ki elinize geçen çoğu şeyi büyük bir zevk ile okuyamıyorsanız ve okumaya ilgili gerçekten büyük sıkıntılarınız varsa iddia ediyorum hiç bir zaman iyi bir blog yazarı olamayacaksınız.
Bu durumun sürekli bilincini kavramış bir blog olarakta zaten zaten sürekli belli başlı kitapların tanıtımını yapıyoruz. Unutmayın ne kadar iyi bir okuyucuysanız eğer o kadarda iyi bir yazar olabilirsiniz.Çoğu zaman blogcu arkadaşlar neden içerik sıkıntısı çekiyoruz diye düşünüyorlar, aslında bu sorununda cevabı budur. Eğer okumuyorsanız birşeyleri merak etmezsiniz ve o üretken yanınız araştırmacı tarafınız zaman içerisinde körelerek bomboş işe yaramaz hale dönüşür.
3 Aralık 2012 Pazartesi
Wordpress mi ? Blogger mı ?
Wordpress mı yoksa Blogger mı ? Yıllardır bu iki platform arasında insanlarımız sürekli düşünüyor ve net bir sonuca varmak için ulaşıyorlar. Aslında her ikisi de çok güzel ve kalite birer blog sistemi ve sizin seçiminiz hangisinin daha iyi olduğunu belirleyen faktördür.Yani ihtiyacınız nedir ? hadi kısa bir bakış atalım.
Kimler Wordpress kullanır ?
Dünya çapında bir çok ünlü blog Wordpress alt yapısını tercih eder bunun nedeni görünüm ve navigasyon özellikleri acısından Blogger sisteminden açık ara önde olmasından kaynaklanıyor.Blogger'ı kimler kullanır ?
Blogger gerekse basitliği ve sadeliği gerekse de kolay kullanım özellikleri yüzünden genelde kişisel blog yazarlarının kullandığı Google tarafından sağlanan blog sistemidir.Neden wordpress ?
En başlıca nedeni tamamıyla ücretsiz ve PHP programlama dili gibi sınırsız bir niteliğe sahip. Aklınıza koyduğunuz her şeyi yapabilirsiniz SEO açısından oldukça zengin bir blog sistemidir. Dünya da ki en popüler 100 blog arasından 25'i wordpress altyapısı kullanmaktadır. Blogger bloglar ise 8 tanedir.Tabi kendi sunucunuz da barındırmanız gerektiğide bir gerçektir. Blogger bu açıdan üstünlüğe sahip fakat yine de Wordpress in dünyasını her profesyonel blogucunun adım atması, tatması öneriler.
Neden Blogger ?
Bir kere her şeyden önce tamamıyla ücretsiz bir Blog sistemi. Bir hesapta yaklaşık olarak 100 Blog sahibi olabiliyor ve blogunuz içinde 100 yazar ekleyebiliyorsunuz. Ayrıca hepsinden daha da güzeli 1GB gibi de bir depolama alanı veriyor.SEO konusuna gelirsek eğer;
Burası tamamıyla tartışılır çünkü içerik kesinlikle çok önemli bir faktör durumundadır. Google sadece bir sekme uzağınızda açın ve aradaki farkı kendiniz deneyimleyin. Blogger alt yapı ile bir çok Wordpress'e taş çıkartan bloglar mevcut tabi bu durumun tam terside.Fotokopi makinesi nasıl bulundu ?
Yıllardır işimize gören bu makinenin nasıl icat edildiğini hiç düşünmüşmüydünüz ? 1930' lu yıllarda Chester Carlson New York' ta yer alan büyük bir firmanın tescil bölümünde çalışıyordu. Onun işinde ki en büyük sıkıntılardan biri sürekli kopyalaması gereken dosyaların onun için büyük bir zaman kaybı olmasıydı. O zamanın teknolojisi ile bunları kopyalamak için ya bir daktiloyu ya yada bir fotoğrafçı ya ihtiyacı vardı ki; bu dosyaları daha hızla kopyalayabilsin.
Buda günün şartları düşünüldüğünde oldukça büyük bir maliyet demekti ve bir gün keşif yönünün sesini dinleyen Chester, bu sıkıntıdan kurtulmak için bir makine tasarladı. Bu yaptığı makine ışıklar ve bir plaka sayesinde resim ve dosyaları çoğaltabiliyordu. Makinesine Xerox adını verdi. Böylece Xerox Corporation şirketini de kurmuş oldu.
Makineyi bir çok büyük şirkete satmak için uğraştı sonuç şirket için büyük bir hüzün kaynağı olmuştu Çünkü hiç kimse bu cihazı satın almak istemiyordu. Bir gün büyük bir aile şirketi makineden satın almak isteyince işler yavaş yavaş değişmeye başladı Kısa sürede fotokopi makineleri popüler olmaya başladı. Bir sürü de sipariş alınmasına neden oldu. Bu etkileşimin sayesinde de hem bugün ki kullandığımız makinelerin hem de dev Xerox şirketinin kurulmasını sağladı.
2 Aralık 2012 Pazar
Steve Jobs Sözleri & Kitap Özeti
Eğer ki birileri dünyayı değiştirmeyi başarmışsa, ve öldükten sonra bile dünyayı etkileyebiliyor ve hala değiştirebiliyorsa işte o insanın hayatının kitabı gerçekten okunacak eserler arasındadır. Steve Jobs biyografi kitabı Steve Jobs ile Wozniak'ın ilk kendi bilgisayarlarını yapmaları ve daha sonra Apple kuararak Steve'in ölümüne kadar geçen kısım kitapta konu alınıyor. Walter Isaacson tarfından kaleme alınan kitap gerçekten bir polisiye roman gibi elinize yapışıveriyor.
Bunun nedeni sanırım herşeyi olduğu gibi yansıtması ve iyiyide eksiyide kitapta gösteriyor olmasıdır. Yani bu kitap sadece Steve'i öven bir kitap değil gerçekten tam olrak başlı başına bir Biyografi kitabı ! Steve'in hayatına değen herkesten kitabın içerisinde muhakkak bir parça bulunuyor. Açıkçası okurken çok nadir bir iki yer sıkıcı gelmeye başlasa da sonradan tekrar sürükleyici halini almaya devam ediyor.
Kitabı okurken Özlü sözleri çıkartmak bir serin edebi yönünü daha da net ortaya koyar işte benim kalemimde çizilmiş olan bir kaç Steve Jobs Özlü sözleri ;
"Büyük Sanatçılar Aşırır."
"Yani, Picasso'nun bir sözü vardır; 'İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.' biz de parlak fikirleri çalmaktan hiç utanmadık."
"Yeterlilik yeterlidir. Diğer herşey fazlalıktır."
"Gerçek sanatçılar sadeleştirir."
"Gelecek, Eskisi gibi değil"
"Sadelik karmaşıklığın doruğudur."
"Büyük sanat eserleri genel zevk anlayışına uymaz,onu geliştirir."
"Güzel çekmeceli dolap yapan bir marangozsan arka tarafına kontrplak kullanamazsın, o taraf duvara dönük duracak ve kimse görmeyecek olsa bile. Orada bulunduğunu bileceksindir, bu yüzden arka taraf için güzel bir tahta kullanırsın. Geceleri rahat uyku uyuyabilmen için dolabın her tarfının kaliteli olması gerekir."
1 Aralık 2012 Cumartesi
İnsanlığın bilmediği 4 Harika ürün !
İnsanlığın bilmediği popüler olmayan ama gerçekten faydalı olan gördüğünüzde eminim sizinde gerçektende faydalı olrak düşündüğünüz tasarım harikaları işte tam 10 Dünya çapında piyasaya yeni üretilmiş ürün fotoğrafı ve açıklaması.
1.LifeStraw
Bu ürün kirli suların güvenli bir şekilde temizlenerek içilmesini sağlıyor. %99.9 oranında sudaki bakterileri ayıştırabiliyor.
2-Pizza Makası
Pizza makası ile insanların pizza yerken çektiği eziyet saniyeler içerisinde elinizi yakmadan ortadan kalkıyor ve keyifli dilimlemek için vakit kalıyor.
3-Katlanabilir Bisiklet Çantası
Kesinlikle harika bir fikir özellikle de dağcılık sporuyla uğraşanlar veya gezginler için tam bir tasarım harikası ürün !
4-Gizli Kasa
Öyle düşünüyorum ki evin içinde bir gizli kasa arıyor olsak son bakacağımız yer galiba bir prizin altı olurdu :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)